İnternet Anneleri

Ayşe Şule Bilgiç Cevaplar‏

1995 yılında Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nden mezun olan Ayşe Şule Bilgiç, 2000 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni ikincilik derecesi ile bitirdi. Reklama olan ilgisi üniversite yıllarında başlayan Bilgiç, 3. sınıfta Reklamcılık Derneği’nin açtığı Yaratıcı Beyinler sınavını kazandı. Bilgiç, Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığı sektörel eğitimin ardından Pen Ajans D’Arcy Reklam Ajansında Junior Reklam Yazarı olarak çalışmaya başladı.

Bir süre sonra Reklam ve PR sektöründen ayrılan Bilgiç, motosiklete olan ilgisi nedeniyle 2003 yılında “Rüzgarın Kızı” takma adı ile Hürriyet’in “Otoyaşam” ekinde Motoyaşam sayfasını hazırlamaya başladı. Aynı dönemde kendi şirketini kurdu ve “2Teker” adlı Türkiye’nin %100 Türk içerikli ilk Motosiklet Dergisini çıkardı. 2004 yılında televizyon ve sinema sektörüne adım atarak kendi yapım ve prodüksiyon şirketini kuran Ayşe Şule Bilgiç, aynı dönemde CNN Türk‘te “Rüzgarın Kızı” isimli motosikletli gezi programını hazırladı ve sundu. Bilgiç, kamera arkasında yönetmen yardımcılığına kadar uzanan kariyerini 2003 yılında kamera önüne taşıdı.


2004 yılında kurmuş olduğu yapım şirketi HAYAL DÜNYASI ile 2006 yılında ilk yapımcılık tecrübesini yaşadı. TRT 1 için GÖNÜL SALINCAĞI adlı dizi filmde hem senaryoları yazdı, hem oynadı. 2007 de STAR TV’ye yine PULSAR adlı Türkiye’nin ilk köpek başrollü dizi filminin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendi.
2007 yılında Düşyeri Çizgi Film Stüdyosu’nu kurdu ve yıllarca Türkiye’de oluşturmayı hayal ettiği çizgi film sektörüne kendi yarattığı Pepee karakteri ile damgasını vurdu. Pepee’nin hikaye ve senaryosunu kurguladı. Konsept tasarımlarını ekip arkadaşları ile yaptı. 2008 yılında ilk çizgi film projesi olan Pepee’nin yapımına başladı. Pepee’nin senaristliğini ve yapımcılığını üstlendi. 2009’da TRT Çocuk’ta yayınlanmaya başlayan Pepee kısa sürede Türk çocuklarının sevgilisi oldu. Şimdi tek amacı ömrünün sonuna kadar yaratabildiği kadar çok karakter yaratıp, Türk çocuklarının ve dünya çocuklarının gönlünde taht kuracak yapımları onlara armağan edebilmek. Ayşe Şule Bilgiç aldığı birçok ödüle son olarak, Çizgi Filme yaptığı yatırımlardan dolayı, Eskişehir Genç Girişimciler Sıra dışı Genç Girişimci Ödülü’nü eklemişti.

Pepe nasıl ortaya çıktı?

Okul yıllarımdan beri neden kimse Türk çizgi filmi yapmıyor diye de çocuksu duygularla yükselir hatta sinirlenirdim. Kimse yapmazsa bir gün elime fırsat geçtiğinde kesinlikle bir Türk karakter yapacağım derdim. Yaptığım bir torba dolusu işten kazandığım paralar ve Kıraç’ın müthiş desteği bana Düşyeri Çizgi Film Stüdyosunu kurma imkanı tanıdığında artık yıllardır kafamda olan bu düşü gerçekleştirmenin vakti gelmişti.
Tüm olumsuzluklarına, imkânsızlıklarına, alıcısı olmamasına, altyapısı, nasıl yapıldığını bilen yetişmiş iş gücü olmamasına rağmen çok büyük bir inanç ve istekle başladım çizgi filme. Beni en çok motive eden şey aslında bu imkânsızlıklardı…
Pepe ile neyi hedeflemiştiniz ve buna ulaştınız?

Şu anda bütün çocuklar Pepe diyor! Pepe şarkıları söylüyor, pepe ürünleri kullanıyor. Pepe eşyaları her yerde… Bütün bu sistemi nasıl yönetiyorsunuz? Enerjinizi nereden alıyorsunuz? Ürünler nasıl ortaya çıktı?
Çocuk psikolojisi özel ilgi alanlarımdan biridir oldum olası. Çocuk gelişimi, beyinin yaşlara göre fiziksel ve psikolojik değişimi inanılmaz ilgimi çekmiştir. Her fırsatta tezler okur, pedagojik dünyayı takip ederdim. Bu çocuk odaklı bir çizgi film yapımına karar verdiğimde kolumdaki altın bilezik oldu. Yaş grubu olarak en çok hakim olduğum, algısını ilgisini en iyi bildiğim yaş grubu ile başlamak istedim. Bu yüzden okul öncesi çocuklara hitap eden bir karakter ve konsept yaratmak için kolları sıvadım. İzleyicinin gördüğünde dokunmak isteyeceği, yanaklarını mıncıklamak isteyeceği bir karakter olmasını çok istedim. Bu istekten yola çıktık. Hedef yaş gurubumuz 3-6 yaş olduğu için çok basit çizgiler ile sade bir tasarım yapmamız gerekiyordu. İki zeytin göz ve bir çocuğun bile çizebileceği basit çizgilerle bezenmiş ağız ve yüz ifadeleri tamamen yaş grubumuzun ayrıntı algısı olmadığı gerçeğinden yola çıkarak tasarlandı. Sanırım özellikle yanakların mıncıklanma isteği kısmında oldukça başarılı olduk.

Düşyeri’nin ikinci karakteri, Ayas’ın doğum öyküsü nedir?

Ayas bundan 3 yıl önce Düşyeri’nde doğdu. Pepee izleyenleri büyüyordu ve onlara kendileri ile özdeşleştirebilecekleri daha üst yaş grubunda bir rol model yaratma düşüncesi ile yola çıktık Ayas’ta. Ayas, Pepee’de büyüttüğümüz bir nesli kucaklayacak olan ikinci çocuğumuz. Karakterlerimizi mutlaka bir plân çerçevesinde yaratıyoruz. Kimsenin şahsi isteği söz konusu değil, gerçekten eğlenceli ve öğretici bir amacımız oluyor hep.
Ayas’ta Kıvanç Tatlıtuğ’un bakışlarından esinlendiğiniz doğru mu?
Ben gözlerimi kapattığımda Ayas’ı görebiliyordum ama karakteri tasarlayan ben olmadığım için ekibime düşlediğim karakteri anlatmak için referans fotoğraflar bulmaya çalışıyordum. Bir sürü insan fotoğrafları, çocuk fotoğrafları hiçbiri sonuç vermedi. En son Kıvanç’ın (Tatlıtuğ) çok güzel bakan bir fotoğrafını gösterip, bu adamın çocukluğunu düşleyip çizmeyi deneyelim dedim.

İstediğim şey gözlerdeki etkiydi. Kıvanç’ın bakışlarında bize çok masum ve sıcak gelen bir his var ya. Onu yakalatmaya çalıştım. Ayas’ta, Kıvanç’ın bakışlarından esinlendik. Ve sonunda o istediğimiz etkiyi yaratan Ayas’ımız doğdu. İlk hali siyah saçlıydı. Sonra kırmızı kafayı daha çok beğendik.
Ayas neden sinema filmi oldu? Ayas Pepe gibi TV de de olacak mı?
Ayas önce dizi film olarak yaratıldı. Sonra yayıncı bulamadığımız için sinema filmine döndük. Sinema filminde önümüze çıkan bilinmezlikler bizi tekrar diziye döndürdü. 23. bölümü yaparken Ayas’ı film olarak sinema seyircisiyle buluşturmaya karar verdik yeniden. Filmi bitirdiğimizdeyse maddi olarak çok zor durumda kaldık. Beyazperdeye çıkacak gücümüzün kalmadığı bir noktada, hayatımıza BKM girdi. Başta Necati Abi (Akpınar) olmak üzere tüm BKM ekibi yaptığımız işe kıymet verip destek olmak istediklerini söylediler. BKM’nin gücünü de yanımızda hissedince tekrar silkinip son bir güçle sinema perdesine taşıdık Ayas’ı.
Pepe ile Ayas in farkı nedir? Ortak noktaları var mı?
En benzer yönü ikisinin de düşyeri’nin pedagojik anlayışı ve benimsediği bilimsel veriler ışığında yaratılmış olmaları. Biz düşyeri olarak yarattığımız karakterlerde karakterin kendini ifade edebilme gücüne çok önem veriyoruz. Pepee de Ayas da duygularını açıkça ifade edebilen çocuklar. Ayrıca Pepee de Ayas da şarkı söylemeyi çok seviyor. Sonra Pepee de Ayas da soru soran sorgulayan, duyduğu şeylerden kadar yaşayarak öğrenmeyi seven karakterler. Her ikisi de öz güveni, insani değerleri yüksek, vicdanı gelişmiş, duygusal yönleri baskın, sevgi dolu çocuklar.

Kendi girişimini yapmak isteyen annelere tavsiyeleriniz nedir? İnternetanneleri’ne verebileceğiniz tavsiyeler?
Ben insanın dünyada isteyip, çaba gösterip, çok çalışıp da yapamayacağı hiçbir şey olmadığına inanıyorum. Yeter ki gerçekten istesin, çaba göstersin ve çok çalışsın! Gerisi ilahi güçlerce destekleniyor.