Hastane Yorumları

Bir Postpartum Hikayesi de Benden..

Bir Postpartum Hikayesi de Benden..

Bir Postpartum Hikayesi de Benden..

Varlığını ilk öğrenmem, onu ilk hissetmem, elimi karnıma koyuğumda,  sıcaklığıma doğru yaklaşan bir minik ayak, minik bir el darbesi hissetmem.. Her şey o kadar büyülü ve o kadar özeldi ki tek odaklandığım konu minik kızımı bir an evvel kucağıma almak olmuştu.. Bebek dergileri, bebek bakım kitapları, minicik kıyafetler, bebek bakım ürünleri.. Her detayla o kadar çok ilgileniyordum ki! Kitapları karıştırırken görmüştüm; post partum depresyon diye bir durum vardı.. Yanağımda belli belirsiz alaycı bir tebessüm okumadan geçtiğimi hatırlıyorum sayfaları.. Nasıl olurdu ki? Böyle bir mutluluğu yaşayan annenin depresyon hali? Hayatı boyunca her şeyi çok ince eleyip sık dokuyan, en ufak bir konu hakkında saatlerce araştırma yapan ben bu konuda okumayı kesinlikle reddediyordum. Çok kolay bir hamilelik geçiriyordum ve kendimi bebeğimin bakımına çok iyi hazırladığıma inanıyordum. Peri masalı devam edecekti yani..

Her şey çok yolunda giderken, zor bir doğum sonrası, minik kızımı kucağıma aldım.. Oldukça yıpranmış olmama rağmen kendimi çok mutlu hissediyordum. En yoğun hissettiğimse tamamlanma duygusuydu.. Eşim, ben ve minik kızım bir aile olmuştuk işte.. Minik kızımı yatırdıkları şeffaf beşiğinden sürekli onu izliyordum gerçek olduğuna inanamıyordum.. Mis gibi kokuyordu.. Minicik kalbi pıtır pıtır atıyordu.. Bembeyaz bir meleğe benziyordu benim mucizem..

Ben ve eşim ne kadar heyecanlıysak, yakınlarımız da o kadar heyecanlıydı..  İşte esas sıkıntım o zaman başladı.. Yenidoğan bir bebeği sürekli beşiğinden alıp kucağında taşıyan, bebeğimi kendi kokusuna alıştırmak istediğini söyleyen, bebeğimle beş dakika yalnız kalmama izin vermeyen yakınım yüzünden çok sıkıntı çektim. Hemşireler yeni doğanın bu kadar uyarana maruz kalmasının sakıncalı olacağını, bebeğimin gece uyumayacağını, benim ve miniğimin dinlenmemiz gerektiğini söylemeleri, yakınımı bu konuda uyarmaları bile sonuç vermedi.. “Siz kendi işinize bakın” cümlesine maruz kaldılar!

Ve gece… Bebeğim bütün gece ağladı..  gecenin sonunu da yenidoğan yoğun bakımda tamamladı.. Ertesi gün ise tam bir kabustu.. Bebeğim yine kucakta ve ben tatsızlık olmaması için sesimi bile çıkaramaz bir halde.. Akşam olması ve herkesin odamızı terk etmesi için sabırla bekliyordum.. O gecemizi de çok zor atlattık..

Üçüncü gün taburcu olacaktık sonunda..  Hemen silkelendim, yatağımdan kalktım, giyindim ve bebeğimi hazırladım.. Hastanede yaşadıklarımızdan sonra, bir an önce evimize gidip minik kızımı beşiğine yatırmak ve eşimle huzurlu bir uyku çekmek istiyordum. Uykumuzun ortasında kapının açılmasıyla irkildim! İlk geceden başlayarak evimizden misafir eksik olmadı.. Eve geldiğim üçüncü gün rahatsızlandım ve acil servise gitmek durumunda kaldım.. Anneme ve bakıma çok ihtiyacım vardı.. Eşim, bebeğim, annem ve birazcık huzur istiyordum sadece.. İlk hafta sadece misafir ağırlama kısmıyla ilgilenildi ve ben bebeğimin her ihtiyacıyla kendi başıma ilgilendim.. Çok yorgun olmama rağmen herkesle ilgilenmeye, sohbet etmeye çalışıyordum ama ne kadar yorgun göründüğüme dair yorumlar, vs beni çok üzüyordu.. Hatta kulak misafiri olduğum dedikodular.. Midemi bulandıran yorumlar.. Zaten hiç bilmediğim bir durumun içindeydim.. Bebeğimi besleyebiliyor muydum? Ona iyi bakabiliyor muydum? Bundan sonra hep böyle mi olacaktı? Garip bir hüzün hissediyordum.. bir de karamsarlık.. Hiç uyumadan bebeğimin nefes alış verişini seyrediyordum!

Doğumumdan sonraki 17. Gündü.. Asla unutmayacağım bir gün.. O gün tam bir boşluk içinde uyandım.. Gün doğmuş, gece olmuş hiçbir önemi yoktu.. Kendimi bir hayal dünyasında uzaktan seyrediyor gibiydim.. Ne pijamamı çıkarmak istiyordum, ne bir dilim yemek yemek.. Sadece ağlamak istiyordum gözümde yaş kalmayana kadar! O gün aileme yardım almam gerektiğini söyledim ve apar topar bir uzmana göründüm..

Yaşadığım şeyin “post partum anksiyete” olduğuna, hastanede, evde yaşadığım olayların da bunu tetiklediğine kanaat getirildi.. Kendimi fazlasıyla sıkmıştım ve söyleyemediklerimi sürekli kafamda tekrarlayıp kendimi daha çok sıkıntının içine çekiyordum.. Vücudum artık “hamile olmamaya” adapte olamaya çalışıyordu ve bir anda düşüşe geçen hormonlarım tüm duygu durumumu alt üst etmişti.. Tüm bunlar ve yorgunluk beni tamamen aşağı çekmişti. Uyumam gerekiyordu..

Mucizevi bir şekilde, İki hafta içinde toparlandım ve o sıkıntıları hiç yaşamamış gibi hissettim. Bilmiyordum o zamanlar ama az ya da çok, her anne benzer durumları yaşıyormuş.. O an, o duygu yoğunluğunda düşünemediğim bunların geçici olduğuydu sadece.. Evet geliyor ve geldiği gibi hızla gidiyormuş.. Gerçekten anne için de bir adaptasyon süreci varmış ve yardım almak çok ama çok önemliymiş..

Anne adaylarına en büyük önerim, bebeğin bakımını güvendikleri, kendilerini yanlarında kesinlikle rahat hissettikleri bir kişiyle paylaşmaları,  bebekleri uyuduğunda uyumaya çalışmaları ve ilk hafta mümkün olduğunca misafir kabul etmemeleri, o süreyi bebeklerine alışmaya ve kendilerini bir an önce toparlamaya konsantre olmaları olur.

Sonrasında herkesin anlatacak bir hikayesi, yapacak bir yorumu, sütünüzle ilgili bir teori ve bebekle ilgili bir değerlendirmesi olacaktır! En yakın akrabanızdan, sokaktaki teyzelere kadar!  Hatta sizinle yakın aylarda doğum yapmış kişiler sizi tanımıyor bile olsalar, bebeğinizle ilgili her türlü detayı bilmek isteyeceklerdir! İşte burda biraz kulak tıkamak ve oralı olmamak gerekiyor ki bu da zamanla ister istemez öğreniliyor.. Herkes aynı anlayış ve sağduyuya sahip olamıyor malesef ama annelik insanın zayıf yönlerini zamanla törpülüyor ve içten gelen büyük bir güçle donatıyor insanı..  Ve bir içgüdü size neyin doğru olduğunu fısıldıyor en ihtiyaç duyduğunuz anda..

 

Fotoğraf: http://www.postpartumdoulafortworth.com/FAQ.html alıntıdır

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top