Aile

Hadi Gelin Köyümüze Geri Dönelim

Büyük şehir insanlarının yorulduğu, bunaldığı zamanlarda derin bir nefes alabilmek ve huzur bulabilmek için hayallerini süsleyen şeylerin başında gelir uzaklara kaçma duygusu. Bu duyguların herkesi bir yoklamışlığı vardır böyle dar zamanlarda. Nedir peki bizi tası tarağı toplayıp uzaklara sürükleyen?
Genelde bir bahçeli ev, içinde meyve ağaçları, tavuklar, kuzular ve ya sahil kasabasında bir tekne deniz ve balıklar süsler bu hayalleri. Kim istemez ki!
Ama olay hayallerde gezindiği kadar kolay değil aslında.
Diyelim; köyde ya da kasabada bir eviniz oldu. Hadi okurken bir yandan inşasına başlayalım. Bakalım tercihleriniz sizi nereye sürükleyecek?
Yaşam tarzınız keyif amaçlı veya geçiminizi de sağlayacak şekilde olacak.
Hobi olarak yaparım daha fazlasına gerek yok derseniz zaten belli bir gelir kaynağını garantilemişsinizdir.
Yok, hem eker, yer hem de satarım derseniz; bu sizin işiniz olmuştur. Şehirde mesaili çalışmak nasıl yorucu, stresli ve zaman katili ise böyle bir seçimde aynı şeyleri beraberinde getirecektir. Sorumluluk, sorumluluk!


Saksıdaki çiçeğiniz bile ayrı bir özen isterken ekinler oturduğunuz yerden büyümeyecek. Hayvanlarınız öyle durdukları yerde süt vermeyecek, biz biraz gidip yayılıp, otlayıp gelelim demeyecektir.
Benim düşüncem; seçeceğiniz yerleşim yerinin insanlarını, sağlık kurumlarına uzaklığını, temel ihtiyaçlarınızı karşılayacak yerleri belirleyin. Öncelikle gezi amaçlı bir yolculuk yapın olmak istediğiniz yere. Sonra kendinize bir yolculuk yapın. Hazır mısınız? diye. Ölçün, tartın. Bazen geri dönüşler öyle kolay olmuyor. İlk başta heves edilen şey sonrasında büyük bir çıkmaza, ızdıraba dönüşüyor.
Bunun yerine ilk başta hem tatil tadında hem de bir nevi öngörü, neymiş, nasılmışı gidermek amaçlı tatil çiftliklerini araştırabilirsiniz. Buralara gidip ucundan kulağından yakalayıp gözlemleyebilir, fikir alışverişi yapabilir aklınızın bir köşesine not edebilirsiniz.
Bir süre sonra da karar verebilecek, köyümüze geri dönelim, yaşasın huzur, sessizlik, doğal yaşam, masumiyet ya da şehrim, trafiğim, internetten organik yaşam elimde, tarla çapan benim neyime, bir tıkla dünya elimin altında diyecek kıvama gelirsiniz.


Ben eğrisiyle doğrusuyla yazıyorum ama fasa fiso. İş ki sizin elinizde, zihninizde. Her iki yolculuğunda artıları eksileri var. Köyde yaşayanlara sorsan ki sordum ben ☺
‘Kaşınıyorlar, otursunlar oturdukları yerde. Şehirde hayat çok daha keyifli.’Bir de şehirde boğulanlara sorsak bu soruyu☹ Ne derlerdi acaba sahi siz ne derdiniz?
Ben de Antalya’ya yerleştikten sonra doğayla, ekip biçme, ağaçları tanımayla haşır neşir oldum. Hazine bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Çünkü doğayı keşfetmek, öğrenmek büyük bir hediye bana. Bu bilgilerden yoksun büyümek çok büyük bir şanssızlık bence. Bu bilgilerle doğaya saygı duymayı öğreniyorsun. Çünkü işin özü bu aslında. Tıpkı insani ilişkilerdeki gibi. Saygı ve sevgi.

Doğal yaşamda bunu net görebiliyorsun. Koşulsuz olduğunu hissedebiliyorsun. Emeğinin karşılığı ilk önce para olarak değil de nasıl anlatayım yetiştirdiğin bir sebzeyi eline aldığında önce minik bir gülümseme yüzüne, sonra huzur tüm vücuduna yayılıyor. Ben böyle hissediyorum.
Evimizin minicik bahçesinde, bu işin erbabı olan can komşularımın sayesinde öğrendim. İlk önce tarhana yapmayı, yoğurt mayalamayı, makarna kesmeyi salça yapmayı öğrenerek başladım. Sonrasında toprağı tanıdım, hangi tohum ne zaman, nasıl ekilir, sulama nasıl yapılır, gübre nasıl hazırlanır? Ağaçlar ki bildiğim çam ve salkım söğüt ağacından öte değildi. Şimdi ise meyve ağaçlarını tanıyorum. Nasıl ne zaman budanır, aşılama nedir? Pazardan değil de dalından ve minik tarlamızdan toplayıp yemek çok eğlenceli gelmeye başladı bize. Şiir kitaplarından başımı kaldırmayan ben bu konular hakkında okumaya başladım.
Hâlâ heves tadındayım. Geçim kaynağı sürecine giriş çok büyük bir cesaret gerektiriyor. Hayatını bir anda değiştirmek yerine yavaş yavaş, kendini içinde bulmak bana göre daha garantili ve güzel. Çünkü bu bir oyun değil. Mızıkıp kaçabileceğiniz bir yer yok. İleride belki bahçeli, müstakil evde bu yaşam tarzına EVET diyebilirim.
Biliyorum yaş geçiyor, ömür bitiyor ama nasipte varsa gelir seni bulur zaten☺
Dilerim, herkesin gönlündeki her şey yaşamında yer eder.
Gülçin Salkı Yıldırım

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top