Bebeğim Büyürken

İlk Yıllarda Çocuk Beslenmesi

Çocukların ilk yılları hayatlarındaki çok önemli bir dönemi kapsıyor çünkü bu yıllar zihinsel ve bedensel gelişimleri için çok önemli. Bu noktadan yola çıkan anneysen.com “ilk yılların hikayesi” kampanyasını oluşturdu. Bu kampanya kapsamında da Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları/Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz ile İlk Yıllarda Çocuk Beslenmesi Eğitimi’ni düzenledi. Bu eğitimle ilgili notları aşağıda bulabilirsiniz.

Beslenme Nedir?

Ağız yoluyla alınan yiyeceklerin mide ve bağırsaklardan geçerek önce sindirilmeleri, sonra da sindirilen yiyeceklerden açığa çıkan yağ, protein, şeker, vitamin, mineral gibi besin değerlerinin vücut tarafından emilmesidir.

Beslenmenin amacı nedir?

Yetişkinlerde beslenmenin amacı canlılığı belirleyen hayati bulguların ve yaşamın devam ettirilmesidir.

Çocuklarda beslenmenin amacı ise, büyümenin devamlılığını sağlamak ve beslenme yetersizliklerinin önlenmesidir. Yeterli ve dengeli beslenmeyen çocuk yeterli de büyüyemez.

Büyüme anne karnında başlar ve 18 yaşına kadar devam eder. En hızlı büyüme anne karnındayken olur. Bir bebek ilk aylarda, ayda 1 cm uzar ve ortalama 1000-1500 kg alır. Sonrasında büyüme hızında zaman zaman azalma olsa da büyüme erişkin yaş grubuna kadar devam eder. 6-8 yaş arası büyüme tekrar hızlanır. Büyümenin durması ile birey çocukluktan erişkinliğe geçmiş olur.

Büyüme ve Gelişme Nedir?

Büyüme vücut kütlesinin artışıdır. Çocuğun vücut ölçülerinde oluşan farklılıklarla (boy uzaması, kg artışı) ifade edilir. Gelişme ise bebeğin/çocuğun yaşına uygun fonksiyonları yapması ya da yapamaması ile ölçülür. Bir çocuk iyi büyümüş olsa da gelişme geriliği yaşanabilir.

Büyüme ve Beslenme Arasındaki İlişki

Yeterli ve dengeli beslenmeyen çocuklar sağlıklı büyüyemezler. Büyüme enerji, protein, yağ, mineral ve vitamin alımını gerektiren biyolojik bir olaydır ve bu maddeler ağızdan alınan yiyeceklerden temin edilirler.

Büyüme Üzerinde Etkili Faktörler

Büyümeyi genetik ve çevresel faktörler etkiler. Genetik faktörler hem anne karnında hem de doğumdan sonra büyüme üzerinde etkilidir. Etnik özellikler ve ebeveynlerin vücut yapısı bu grup içinde değerlendirilir. Genetik faktörler değiştirilemez ve bireyin büyüme potansiyelini belirlerler. Çevresel faktörlerin ise bir kısmı anne karnındayken bir kısmı da hem anne karnında hem de doğum sonrası etkiler. Örneğin annenin sigara içmesi, beslenmesi, hastalıkları gibi faktörler anne karnındayken etkiler ve doğumdan sonra bebeğin normal koşullarda büyümesi beklenir.

Beslenme, enfeksiyonlar, kronik hastalıklar, emilim bozuklukları, hormon hastalıkları gibi faktörler ise bebeğin doğumdan sonraki büyümesini etkiler.

Bebeklere ilk 6 ayda sadece anne sütü verilmesi gerekir. Bu dönemde su bile verilmesine gerek yoktur. Sadece anne sütü ile beslenmenin 12. aya kadar devam ettirilmesi halinde, bebekler 6-12 ay arası başarması gereken pek çok yeteneği atlamış olur. Bu nedenle ısırma, yeme, yutma becerilerinin gelişmesi için 6. aydan itibaren ek gıdalara başlanması doğru olacaktır. Anne sütünü yeterli miktarda alamayan bebeklerde ek gıdaya 4. aydan itibaren başlanabilir. Ancak 4 aydan erken başlanması alerjik reaksiyon gelişme ihtimalini arttırır.

Bebekler bir yaşına gelene kadar fiziksel değişimleri gözle görülebilecek kadar hızlıdır. Bir yaşından sonra zekasındaki gelişmeler de rahatlıkla gözlenebilir. Sağlıklı beslenen bebeklerde büyüme bozukluğu varsa emilim bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir.

Büyüme Nasıl ve Ne Sıklıkla İzlenmelidir?

Bebeklerin ilk yılında aynı hekim ya da sağlık kurumu tarafından düzenli görülerek bilgilerinin karşılaştırılması daha sağlıklıdır. İlk yıl boyunca ayda bir kez, ikinci yıl boyunca iki ayda bir ve sonrasında altı ayda bir kontrole götürmek takibi kolaylaştırır.

Bebeklerin ilk altı ayda doğum kilolarının iki katına ulaşmaları, ikinci altı aylık dönemde ise ilk altı ayda vardıkları kilonun yarısı kadar daha almaları beklenir. Yani 3,5 kg doğan bir bebeğin 6. ayında yaklaşık 7 kg, 1 yaşına geldiğinde ise yaklaşık 9,5 kg olacağı öngörülür. Prematüre ya da düşük kiloda doğan bebeklerin büyüme artışı daha hızlıdır. 3-6 aylık dönemde hızlı kilo alarak akranlarını yakalarlar. Eğer 6 ay içinde hala akranlarından geri kalıyorlarsa hekimle sebeplerini konuşup tedbir almak gerekebilir.

Sık Dışkılama Büyümeyi Etkiler mi?

Çok kaka yapan bebeklerde kilo artığı ve boy uzunluğunda herhangi bir gerilik yoksa, kaka sıklığı sorun değildir. Ancak kakanın beze yapışması yağlı olduğunu gösterir ve bu da emilim bozukluğundan kaynaklı olabilir.

İştahsızlık Nedir?

Eğer bir çocuk yeterli ve dengeli besleniyorsa, yeterli ve dengeli büyüyor demektir.  Çocukların her gruptan besin almalarına özen gösterilmeli. Ancak istemediği bir gıdayı yemeye zorlanmamalı. Örneğin sebze yemeyen bir çocuk meyve yiyorsa sebze yemediği için endişeye gerek yoktur. Çocuğun yemek istemediği bazı besinler başka gıdaların içine saklanabilir. Örneğin yumurta yemeyen çocuğa terbiyeli çorba yaparak ya da sebzeleri mücver haline getirerek yedirebiliriz. Çocuklar genellikle kuru yiyecekleri severler. Islak yiyeceklerden hoşlanmazlar. Bu nedenle haşlayarak kuru halde vermek yemelerini daha kolaylaştırabilir.

İştahsızlık bazen akut ya da kronik hastalıklarla birlikte gelir. Böyle durumlarda iştahsızlığın süresi uzunsa dikkatli olmak gerekir. Gerçek iştahsızlık; kilo alma yetersizliğine, boy uzama hızının azalmasına ve boy kısalığına, akut/kronik beslenme yetersizliği, vitamin-mineral yetersizliği ve bağışıklık sistemi sorunlarına yol açabilir.

Baby covered in spaghetti

Beslenme Becerisi

Yeni doğan bebeklerde beslenme reflekslerle gerçekleşen, sıvı gıda alımı, istemli olarak ağızdan besin alımı, çiğneme ve yutma eylemine kadar devam eden bir beceri kazanma sürecidir. Bu süreci etkileyen en önemli faktör ise çocuk ve besleyen kişi arasındaki etkileşimdir. Anne ya da bakıcı davranışlarındaki hatalar çocuğun beslenme becerisinin gelişmemesine neden olabilir. Yeni doğan bebekler meme başını tutmada zorluk çekiyorsa bu sorun sonraki yıllarda yeme bozukluklarına neden olabilir.

4-6 aylık bebekler; masaya oturduğunda elini yiyeceklere uzatıyor ve ağzına atmaya çalışıyorsa ek gıdaya hazır demektir. Buu dönemde bebekler çok az destekle ya da desteksiz oturabilir, kaşık uzatıldığında ağzını açabilir, bardaktan yardımla içebilir, biberonu elinde tutarak kendini besleyebilir, pütürlü besinler için hazırdır, ilk dişleri çıkmak üzeredir ya da çıkmıştır.

8 aylık bebekler; katı yiyecekleri çiğnemeye başlar, yemek yedirildiği sırada etrafındaki cisimlerle ilgilenir, daha fazla yemek istemediğinde başını çevirir.

9 aylık bebekler; kaşığı tutmaya, parmak gıdaları yemeye çalışır. Artık ısırma, yutma ve çiğnemeye hazırdır. Damak tadı gelişir.

12 aylık bebekler; istemediklerini iter, anne-babanın tepkilerine göre strateji geliştirir.

İştahsızlık Olarak Değerlendirilen Davranış Modelleri

Katı yiyecekleri reddedenler: Genellikle 5 yaşa kadar görülür. Katı yiyecek yemezler, çok süt içerler. Ebeveynin “yemek yemiyor bari süt içsin” yaklaşımı nedeniyle günde 2-2,5 litre süt tüketen çocuklara rastlanır. Erken dönemde yetersiz ya da sınırda büyüme görülür. Sonraki aşamalarda büyüme geriliği kaçınılmaz olur. Demir eksikliği çok sık görülür. Bu tip çocuklarda süt miktarı mutlaka sınırlandırılmalı ve acıkarak yemek yiyene kadar sabırla beklenmesi gerekir.

İştahsızlar: Yeterli yemek sunulduğu halde gün içinde az besin alırlar. Bir-iki lokmadan sonra yemeğe ilgileri biter. Yiyeceklere kayıtsızdırlar. Sevdikleri yiyecek yoktur. Gün içinde yemek hiç akıllarına gelmez. Buna karşılık neşeleri ve hareketlilikleri yerindedir. Bu tip çocuklarda mide tembelliği olup olmadığı takip edilmelidir. Sabahları ağızları kokuyorsa, karınlarında anlamsız bir şişlik ve kabızlık varsa, kustuğunda bir önceki öğünün yemekleri sindirilmemişse mide tembelliğinden şüphe edilebilir. Böyle bir sorun varsa özel bir diyet ve ilaç tedavisi ile çözülebilir.

Yaşlarına uygun yemek yemeyenler: Katı besin almaları gereken yaş grubunda olmalarına rağmen sadece sıvı-püre yiyebilirler. Pürtüklü gıdaları yutamazlar. Öğürür ve/veya kusarlar. Isıramazlar, çiğneyemezler. Kaşıkla beslenmeye direnç gösterirler ama yiyecekleri ellerine alarak katı besin yiyebilirler.

Masa adabı geliştiremeyenler: Çok aktif çocuklardır. Masada oturmaya sabırları yoktur. Anneler peşlerinde koşarak yedirirler. Masada yemek yemeyi öğrenemezler. Bu yüzden yemeği oyun gibi algılarlar. Özellikle çalışan annelerin çocuklarında daha çok görülür. Sosyal ortamlarda büyük sıkıntı yaratırlar. Bu tamamen çocuğa verilen tavizlerle ilgilidir. Çocuğun herkesle aynı anda sofraya oturması sağlanmalıdır.

Aşırı seçiciler: Bazı besin gruplarını yemeyi reddederler. Tercih ettiklerini de belirli şekillerde yerler. Marka değişince bile tadını ayırt ederler. Dönem dönem tercih ettikleri değişir. Sosyal ortamlarda beslenmeleri çok zordur. Anne-babaya otorite kurduklarını fark ederler ve hoşlarına gider. Bu davranışın törpülenmesi gerekir. Seçiciliğin nedeni bir hastalık da olabilir. Örneğin protein içeren gıdalar aldıklarında bedenlerinde baş dönmesi, hazımsızlık vs. gibi olumsuz değişimler fark etmişlerse süt ürünlerini reddetmeye başlayabilirler. Çocuğun protein alerjisi olabilir. Besin alerjileri genellikle erken yaşların sorunudur. Hemen hemen hepsi 4 yaştan sonra kaybolur.

Anneysen.com‘a ve Prof. Dr. Benal Büyükgebiz‘e bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştıkları için teşekkür ederiz.

1 Comment

1 Comment

  1. Pingback: inek sütü alerjisi | İnternet Anneleri

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top