Aile

Organik Yaşam Herkes İçin

Doğal olanın kaygısına düştüğümüzde karşımıza çıkan ilk kelime “organik” oldu. Sahi neydi bu organik ürün, nasıl anlayacaktık, nasıl bilecek dahası nasıl güvenecektik?

Ürünlerin herhangi bir ilaç müdahalesi yapılmadan doğal döngüsüne bırakılarak üretilmesiydi.

Başka bir deyişle “kimyasal gübre ve pestisit gibi yapay dış girdileri kullanmaksızın, sürdürülebilir verimliliğe dayalı, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden, toprak verimliliğini ve gıda güvenliğini esas alan üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve kayıtlı olan sertifikalı bir üretim şeklidir.” (ECS)

Sertifikalı organik tarım ile ilgili okuduğum bir makalede organik ürünlerin %30 – 40 oranında diğer ürünlere nazaran daha pahalı olduğunu, %15 gibi bir populasyonun sağlığına daha duyarlı olduğunu, büyük marketlerde organik kioskların açılması benimsenmekte ancak tüketicinin eğitime ihtiyacı olduğu yazmaktaydı.

Yazıyordu fakat bunu bir de eğitimsiz, sağlığını önemsemeyenler gözünden anlatayım…

Organik ürünler ilk önce büyük marketlerde yerini aldı. Ama çok pahalı olduğu için çoğu insan almak istese de o ürünleri alamadı.

Kırmızı mercimeğin bu kadar açık renklisini ilk defa gördü, “Organik böyle bir şey.” dedi. Şaşırmaya devam etti, kıyasladı 500 gram organik mi yoksa 1000 gram eski usul mu? İstedi ama alamadı…

Sonra organik pazarlar kuruldu, kalburüstü semtlerde.  Saysam bir elimin parmaklarını geçmez. Zaten o pazarlara da oralarda oturanlar ulaştı. Diğer semt pazarlarınada geldi ama nedense çürük, çarık, yüzüne bakmazsın, pörsümüş ürünlerdi. Ama adı organik… Ah canım yer miyiz, yemedik.

Herkesin sağlığı çok önemli, kimse hasta olmak istemiyor, herkes evine en iyisini, en doğalını, en temizini götürmek istiyor ama el çektiren sebepler var. Ya bu sebepleri iyileştirecekler o 15’lik dilim 100’e çıkacak ya da organik ürünlerin herkese ulaşması sağlanacak şekilde fiyatlar uyarlanacak. Bunun bir politikası olmalı maliyeti değil.

O zaman bak bakalım herkes dalya yapıyor mu yapmıyor mu?

Bu arada beslenme çeşitliliği artmış, besinler bir ak bir kara. Ekranlarda herkes konuşuyor.

  • Yumurta (serbest gezen tavuktan)
  • Tereyağ
  • Sakatat kara listedeydi. Şimdi püripak oldu. Biliyor muydunuz onlarda beyazlatma işlemi yapıyorlarmış
  • Bir zamanlar vita, sana yağı ile büyümüş nesil şimdi zeytinyağı diye gerçeğini arıyor
  • Hindistan cevizi yağı
  • Probiyotik ürünler on numara beş yıldız. Kefirin yıldızı parladı.
  • Zerdeçalı zerde tatlısından tanırdım, şimdi yemeklerin baştacı oldu.
  • Mor olan ne varsa harika asla peşini bırakma
  • Guluteni bırak rahatla, beyaz un emekli oldu yerine nohut, keçi boynuzu, badem unu geldi.
  • Karabuğday, ninemin siyez bulguru ama ekşi mayasız, fermentesiz olmaz.
  • Doğal sirkeler ve turşular
  • Veganlar taze yeşillikler, sebzeler ve bunların suları, et severler B12’siz olmaz, balıkta omega 3, hastaysan gezen tavuk suyuna çorba, kolejen kaynağı paça çorbasına yüzünü ekşitenler şimdi paçalı ilikli kemik sularına oh miss sağlık diyor.

 

Bir de temizlik furyasında var organik ürünler. Eskiden çamaşırlar beyaz olsun diye çivit, yer temizliği ve bilumum temizlik için arap sabunu kullanılırdı. Bulaşık makinesi deterjanından günde bir çay bardağı yediğimizi öğrenince limon, sirke ne varsa kattım, karıştırdım ama o organik deterjanı alamadım.

Sonra kadınların hayallerini süsleyen cilt bakım ürünleri ve tabii onun da doğalı var. Kırkındayken otuz göstermek, dinç, pürüzsüz bir ten, yerçekimi uğramamış bir vücut sanırım herkes ister. Bunlarda artık organik ürünlerle oluyor yoksa eskiden yağlı arko krem, salatalık sütü, acıbadem kremi, alına salatalık, göz altına patates, kahve telvesi, saça kına, badem yağı yetiyordu. İşte böyle bir sürü örnek var.

Ama zaman geçiyor, değişiyor, edinilen bilgiler hızla tüketiliyor. Sindiremeden, anlayamadan bir bakmışsınız doğru yerini yanlışa bırakıyor. Bu sadece organik ürünlerle beslenme şeklinde değil yaşamımızın tüm evresinde var. Bilgi kirliliği hızla virüs gibi yayılıyor.

Bir yerde doğruyu etkin ve ulaşılabilir kılmak için emeğini, bilgilerini esirgemeyen yaşam neferleri var. Hani hızır gibi yetişen, güzel kılan. Bir yandan da kökleşmiş koca sanayi sistemi var, köreltmeye devam eden.

Madem üretim insan için, daha iyi daha kaliteli daha sağlıklı diye bir kıstas olmamalı. Tek bir slogan olmalı. ORGANİK YAŞAM HERKES İÇİN!

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top