On donum boston yan gel yat osman. Degil tabi ki. Sanılanın aksine, pek handikaplı, girdaplı, stratejik hesaplı, analitik düşüncelidir ev hanımlığı. Kendi içinde prezantabilitesi de vardır. Yeni başlayanlar için eşofman üstü tişört, annem gibi yıllanmışlarına her daim fönlü saç ve konken partisine gidiyormuşcasına şıkır şıkır bir giyim.
Ev Hanımlığı; günümüzde kabul gören ama nedendir bilinmez bir parça yadırganmışlığa mahkum bir meslektir, mesleğin söylenişinde bir resesiflik vardır. Ev hanımlığının fiil hali ise evde oturmaktır. Kızın ne iş yapıyor sorusuna verilen cevaptır “Evde oturuyor.” Evet, koltuklar o kadar rahat ki evde oturuyoruz yada rahmetli Prenses Diana’nın üçüncü beşinci kuşak akrabasıyım evde oturuyorum, kontesim, hanım ağayım var mı ötesi? Ne iş yapıyorsun sorusunun cevabı asla “Ev Hanımıyım” değildir. “Aslında mühendisim, hamilelikte işimden ayrıldım, şimdi bir iki yıl ara verdim.” Yada “Çocukla iş birarada zor oldu şimdilik evdeyiz.” Veyahut benim gibi; “Tasarımcıyım, freelance çalışıyorum iş oldukça” denir. Öyle ya, ev hanımları annemlerimizdi, teyzelerimizdi, büyüklerimizdi. Biz geniş köşe koltuklarının tam ortasında oturmaktan utanan bir nesiliz. Sabah çocuklarla uyanıp tüm gün yemek yapmaktan, çocuk bakmaktan, evi silip süpürmekten bunu meslek olarak bellemekten şiddetle kaçınan bir nesiliz. Oysa … Oysa diye başlayan hüzünlü bir söz öbeği ile devam etmeyeceğim. Hüzünlü tarafımızda var elbette. Bütün bunlarla mücadele ederken, sosyalligimizin neredeyse tamamı ev içinde yapılan aktivitelerle kısıtlıyken, bu sorumluluk ünvanını elimizin tersiyle itişimiz bizim hüzünlü yanımız.
Kabullenişi yaşayanlar için; X Komşu Sorunsalı
İş çevresi, okul çevresi vardır da ev hanımlığı çevresi yok mudur? İşte o çevrede konu komşu tarafından bal dök yala mertebesine ulaştıysanız sizden iyisi yoktur. Bu çevrede kadrolaşmış bölümler mevcuttur. Kalite kontrol (halının altındaki toza kadar) meraklı komşu Y abla, binaya giriş çıkıştan sorumlu zemin kat operatoru V Teyze, bir de beş çayına beş vakit gelen X komşunuz. Adı üstünde beş çayı saati gelişinden belli. Ama yok yok o onu bilmez canı sıkılır gelir, mutlu olur gelir, sebepli gelir, sebepsiz gelir, sırf ocağa yemeği koydum 5 dakika sana uğrayayım der yine gelir. Ondan kaçış yok. Her kapı çalındığından mavi ekran vermeye gerek yok şüphesiz ki o sizin kapı deliğinden bakıp bakmadığınıza kadar bütün milimetrik hesaplarıyla sizin komşunuzdur. O x komşu siz apartmana yeni taşındığınız zamanda konuyu komşuyu toplayıp evinize doluşturan kişidir. Bir de oturma sırası vardır. Ben geldim sıra sende, sen geldin sıra bende şekerim gibi. Sanki sözleşme imzalanmıştır komşular arasında. Ama tabi ki X komşu bu sözleşmeden bihaberdir. O gelir, hep gelir. Saatli bomba gibi dakiktir. Sıra beklemez. Kekler, kısırlar, tam teçhizatlı dedikodular hazırlanır, günlük diyetler bozulur. Çocuklar bir odaya tıkılır bir süre sonra diğer odalara dağılıp etrafı savaş alanına çevirirler. Gün sonu raporu; talan edilmiş bir ev, şişmiş göbekler, alınan tarifler, ben bu tarifin aynısını yaptım ama tutturamadım maharet senin elinde canım ver bir tabak kocama götüreyimler, bunu saymayız bir daha yapalım bugünü demeler.
Siz bir de ev sahibine sorun bunu saymayacak mı bugünü tekerrüre gerek var mıdır?
Biliyorum bunlarin sayısı iletişim çağının elektronikleştiği günümüzde genel tabiriyle büyük şehirlerde azaldı ama aristokrat takılmaya gerek yok hepimiz dantelli sehpalardan sigara içen, kısırları yedikten sonra oo mastika mastika diye göbek atan bir neslin çocuklarıyız. Yok olmaya yüz tutmuş gibi görülseler de nesli tükenmeyecek kadar çoklar. Hep varolsunlar.
Yeni kuşak komşuluk ise internet üzerinden X komşu yerine size facebooktan sürekli mesaj yollayan, twitterdan retweetinizi yapan, instagramdan fotoğraflarınıza yeni deyimle like veren kişidir. Ev işleri en aza indirgenmiştir 5 çayları eve değil kafelere taşınmıştır. Çocuklar odaları değil tabletleri talan etmiştir. İnternetin yaratıcısı Vint Cerf in duymayan karısı sosyalleşsin diye akıl ettiği internet, gün gelmiş nelere kadir olmuştur.
Efendim ne diyorduk,
Çalışma hayatından ev hanımlığına geçiş ise kadın için başlarda bir lütuftur. Tadindan yenmez, sen de kaymaklı şöbiyet ben diyim havuç dilim baklava tadında. Sabah erkenden kalkma zorunluluğu yok (çocuklara bağlı olmal kaydıyla, yetiştirilmesi gereken raporlar/tasarımlar yok. Müdür sorumluluğu yok alt üst sorunları yok. İş yerinin günlük sıkıntı ve streslerinden uzak kendi halı sahanızda olmanın verdiği güven ve huzurla yaşantınıza güzel güzel devam ediyorsunuz. Gel zaman git zaman genetik kodunda çalışma olan kadın evdeki gündelik işlerin ezberciliğinden ve aynılığından sıkılıyor. Yağmurdan kaçarken evdeki sorumluklara bel bağlandığı an bunu hissettiğiniz o an bir takım şeyler yorucu gelmeye başlıyor. Derken dön başa Osman
Beş çaylarınız eksik olmasısı dileklerimle herkese benden sanal çay…
Ayşe Kapusuz – Lafebesianne
Facebook: lafebesianne
instagram: lafebesianne#
Twitter: Lafebesianne
