Anne Olmak

Sus ve Düşün

Pencereden gözüken spor salonuna bakıyorum derin bir iç çekerek. Hatunlar sporun dibine vurmuşlar. Koşu bandı, eliptiği, küreği, platesi harıl harıl. Kıskanıyor muyum biraz evet, aslında hayıflanıyorum ve kızıyorum kendime. Yoksa bana ne başkalarının yaptığı spordan.

Uzun süredir zamanla savaşır haldeyim Her sabah “haydi bismillah” deyip başlıyorum maraton tadındaki günüme. Tabii gecenin uykusuzluğu üzerime yapışmış halde. Yetemiyorum, yetişemiyorum ve artık unutuyorum. Başak burcuyum. Unutmak diye bir kelime yok benim lügatimde. Ama artık dört çocukla birlikte hediye olarak geldi. Hiç hoş gelmedi. Neyi mi unutuyorum? Mesela çaydanlığı, altı yedi kez yakmışlığım vardır herhalde. Sonra çocuğun servis zarfı gözümün önünde duruyor. Ben zarfı servisi görünce hatırlıyorum.  Daha niceleri…

Bazen diyorum ki, ahtapot gibi kollarım olsaydı her şeye yetişirdim. Ya da sihirli cadı gibi burnumu oynatsam (bunu herkes bir ara istemiştir sanırım). Düşünsenize her şeyi yapabilmenin ve kendine kalabilmenin verdiği o hafiflik hissi, rahatlama, şöyle ayaklarını uzatıp çayını yudumlama. Nerdeee?

Özlüyorum ne yapayım? Beklemeye aldığım beni ben yaptığını düşündüğüm, eskiden olmazsa olmazlarım olan, hayat onlarsız bir hiç dediğim alışkanlıklarımı. Neler mi?

Dostlarla yapılan sohbetleri, hemen geliyorum demeyi, denize girip saatlerce yüzmeyi, tiyatroya gitmeyi, bakımlı bir kadın olmayı, konsere gitmeyi, kitap okumayı.

Ayıp mı ediyorum bunları yazarken. Vicdanım bir yandan kemiriyor yüreğimi. Evet, ettiğimi biliyorum

Belki ben ve benim gibi gurbet hüviyetliler bunun daha fazlasını yaşıyorlar. Biliyorum, bir tek ben değilim ana kuzusu. Bir el uzanınca, komşun zilini çalınca, arkadaşın nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı diye sorunca nasıl iyi geliyor bir bilseniz.

Gurbeti bilmeyenler hiç gerek yok boş verin, başka şehirlerde yaşamaya özenmeyin. Nefes almak o kadar kolay olmuyor. Sevdiklerin yanında olmayınca 1-0 yeniksin bir kere. Gerisini varın siz düşünün. Alışmak falan zoraki. Bir beden büyük geliyor. Sırıtıyor üstümüzde

Çok şükür ailem yaşıyor ama uzakta doğduğum yerde. Öyle zırt pırt gelmek kolay mı? Keşke kolay olsa. Her hafta sonu giderdim yeminle.

Sonra dört çocuk olunca öyle süper kahraman gibi hepsine ilgi, oyun, derslerine yardımcı olmaya çalışıyorsun. Yüzde yüz verimli olamıyorsun. Biri hep böyle göz ucuyla büyüyor. Kim dedi bana dört çocuk yap diye. Kimse demedi de işin o boyutuna girmeye gerek yok. Ama insan düşünüyor değil mi? Adam sende diyor insanlar. Varsın desinler. Herkes kraldan çok kralcı zaten. Bende dâhil.

Şimdi derin bir nefes alıyorum ve diyorum ki ‘Allah var, bu ne gam!’

Sus ve düşün. Olmayanı,olamayanı, gülebilsin, koşsun, konuşabilsin diye gözünün içine bakan anneleri, babaları. Sus ve düşün!

Evet, tam burada yüreğim kanıyor ve kızıyorum kendime. Rabbim daha büyük imtihanlarla beni sınamasın, üstesinden gelemeyecek sıkıntılar vermesin. Hele evlat acısını kimseye yaşatmasın.

Geçecek, bitecek elbet. Çocuklar büyüyecek. Birer birer kapanacak odaların kapısı sonra. Her yer derli toplu olacak, ben bakımlı kadın olacağım, istediğim her yere gideceğim. Yandaki spor salonunda sporun dibine vuracağım.

Öyle ya varsın geç olsun, sevdiklerim yanımda olsun. Huzurumuz, sağlımız, yerinde olsun. Gerisi bir annenin güzel yüreğinin gücüne, onu sarıp sarmalayan evlatlarının ve eşinin gülen gözlerine bakar.

Vesselam

1 Comment

1 Comment

  1. Drama

    07 Şubat 2017 at 23:37

    Keyifle okudum,tesekkurler

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top