Konuk Yazar

Bir Raporumuz Eksikti!

Malum Türkiye’de kalp, böbrek gibi elle tutulur organlardaki fizyolojik hastalıklarda bile bir doktorun dediği ötekini tutmazken, söz konusu psikiyatri olunca adamı fenalık tutar…

Bir de işin başka bir “tutar” boyutu var. Çocuğun kusuyor mu, götürürsün bir çocuk doktoruna, kanına bakar, mokuna bakar, tek seferde şıp diye söyler derdi neymiş. İlacıydı, iğnesiydi, bir de haftaya ücretsiz kontrolü, mis!

İnanmama şansın var mı? Yok! “Mok ortada, şüphen varsa al kendin incele” dese napacaksın? Hoş, bu konuda her anne bol bol araştırma inceleme yapmıştır vakti zamanında da neyse konuyu moka sardırmayalım şimdi.

Bir Raporumuz Eksikti

Ama ya psikoloji-psikiyatri öyle mi? Kanıt manıt hak getire, diyalog temelli teşhis-tedavi sistemi. İki soru sor, iki baştan aşağı süz, ver bakalım 400! 1 ay sonra ikinci takside gelmeyi unutma! E ne oldu şimdi hapı yok, hupu da yok?!

İşte böyle sevgili izleyici, bugün de alakasız alakasız psikiyatr-psikolog alemine saydırasım varmış demek. O ikinci muayenelere gideydim iyiydi belki de…

Neyse toparlıyorum, biz de tıp terazisinin bir kefesinde “uyaran eksikliği sendromu”, öbür kefesinde “YGB” olunca, bir ek ağırlığa gereksinim duyaraktan; bir de “para almıyoruz” deyince fazla teşhis göz çıkarmaz diyerekten bu kez Ankara Üniversitesi Gelişimsel Pediatri’nin yolunu tuttuk.

Birincide doktor kendisi çocukla oynamış, bir dışarda kalmıştık, ikincide oyuna moyuna gerek kalmadan hep beraber sınanmıştık, bu sefer ki doktorumuz, “siz oynayın ben izleyeyim” yöntemini tercih edince, “bu metodolojik zenginlik başımı döndürüyor Nalan, ay bayilizaaam şimdi” diyemedim tabi.

Emniyet sorgusunda gibi, komiser camlı bölmenin dışında, birinci dedektif içerde, gerim gerim gerilerekten “yavrum al şu hayali çorbayı iç bakiim, içsene yavrum, hani evde içiyordun ya gözü körolmayasıca, iç şunu çocuuuk, şimdi alıcam ayağımın altına” şeklinde gelişen 1 saatlik muhteşem bir performans sergiledim.

Performansım göz doldurmuş olacak doktor bizi takdir belgesiyle onurlandırdı:

“Ben kararımı verdim. Şüpheye yer bırakmayacak şekilde bir otizm vakası. Sizin bu çocuğa rapor çıkarmanız lazım. Evde özel eğitimle olacak iş değil. Bir özel eğitim merkezinde haftada en az 2 kere özel eğitim şart, hemi de öyle kısa dönemli değil, en az 7 yaşına kadar”!

(şaka bir yana, hakkını yemeyeyim çok tatlı kadındı)

Vakti zamanında bir filmde vesikası sevgilisi tarafından bulununca, “vesika almak kolay mı, etrafından okul olmayacak, cami olmayacak” diye saydıran Serpil Çakmaklı’nın adamın vesika alasını getirmesi gibi hoca da bize raporun faydalarını bir saydı bir saydı, derhal rapor alasımız geldi. Size de rapor veririz, işyerinden 6 ay izinli olursunuz deyince (ki sanırım en ikna edici kısmı buydu!) dördüncü adresimize, yani Ankara Üniversitesi Çocuk Psikiyatrisi ’ne doğru yollandık…

Aksayanla aksak, suyan gidenle susak, her şey sana müstehak Fikriye !

Fikriye Filtresiz
Twitter: FiltresizF

 

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top