Her ilişki zorlu süreçlerden geçebilir. Bazen mutlusunuzdur, bazen mutsuz… Her ikisi de normal durumlardır.
Ancak eşinizden nefret ettiğinizi hissettiğiniz noktaya geldiyseniz, muhtemelen bir duraklama dönemindesinizdir demektir.
“Nefret” güçlü bir duygudur. Ve evlilik hakkında durup bir düşünmeye sebeptir.
Danışman Kelly Kitley, ona gelen müşterilerin genellikle eşlerinden nefret ettiklerini söylediklerini, bunun tanıdık bir ifade olduğunu dile getiriyor.
Peki ömrünüzün sonuna dek, yanında olmak için söz verdiğiniz kocanızdan nefret ettiğinizi hissettiğinizde ne yapmalısınız? Aşağıda dört ilişki terapistinden öneriler yer alıyor.
Sevdiğiniz Şeylere Odaklanın
Kitley, insanların “nefret” kelimesini, içinde bulundukları mutsuzluk hissinden kaçmak için kullandıkları bir örtü olarak görüyor. Özellikle hislerini konuşmaktan kaçanların… Onun önerisi eşinizin sevdiğiniz özelliklerine odaklanmanız. Hiçbir şey sadece iyi ya da kötü değildir. Kocanızın olumlu özelliklerini düşündüğünüzde siyah ve beyaz ayrımı ortadan kalkacaktır. Eğer iyilik, kötü yönlerinden ağır basarsa, içinde bulunduğunuz durum daha az korkunç hissetmenizi sağlar.
Sorunun İçindeki Parçaları Çözün
Seks ve ilişki uzmanı Megan Stubbs’a göre; eşinizle olan iletişimde bir aksaklık olduğunda sadece siz ve kocanız arasında sorun oluşmaz; kendinize karşı da bir kızgınlık duyarsınız ve kendinizden de nefret edersiniz.
Eşinizle sorunlarınızı konuşuyor musunuz? Bir problemin parçası olduğunu biliyor mu?
“Eğer konuştuğunuz halde, kırgınlığınızı anlattığınız halde davranışlarında bir değişiklik yoksa; kendini düzeltmeye çalışmıyorsa bu sizin için bir işaret olabilir. İşte o zaman ilişkinin sonlanmasına dair bir plan yapmanız gerekebilir” diyor Stubbs.
Gerçekleri Tanımlayın
Bazen, algılanan nefret hissi insanı o kadar körleştirir ki, gerçekte olan göremeyiz.
Aile terapisti Dr. Amie Harwick, müşterilerine, eşlerine karşı olan hislerinin gerçekten kızgınlık olup olmadığını sorguladığını söylüyor. “Eğer bu hislerin öfke olduğuna karar verirsek, bu duygunun nereden geldiğini anlamaya çalışırız ve potansiyel çözüm yolları araştırmaya başlarız” diyor.
“Nefret duygusunun, spesifik bir katalizör olmadığı çok nadirdir” diyor Harwick. “Bu duygunun nereden geldiğini tanımlamak, nasıl ilerleyeceğinizi bulmanın ilk adımıdır, ilişkide bir harekete geçmeden önce bu kızgınlığın nedeni bilinmeli”
Diğer Duygularınızı Ortaya Çıkarmaya Çalışın
Birinin, tek başına nefret duygusunu hissetmesi çok nadirdir. Bu yüzden arka planda başka nelere kızgınlık duyulduğu düşünülmelidir.
Rachel Sussman, “Sıklıkla gördüğüm şey, nefretin arkasında kızgınlık, kızgınlığın arkasında ise acı yatıyor” diyor. “Hayal kırıklığı ve üzüntü, acının yanında yer alıyor. Öyleyse buraya nasıl bir yolculuktan sonra gelindiği konuşulmalı” diyor.
Sussman ayrıca, kadınların nefret ve kızgınlık duygularından uzak sosyalleştiklerini, bu problemlerle karşılaşmanın, onlar için bir ilk tecrübe olduğunu, bu yüzden bir çözüm bulmak için de zorlandıklarını belirtiyor. “Kadınlara hoş ve mutlu olmaları öğretildiği için bu hislerin altında eziliyorlar” diyor.
Duygularınızın üzerine bir örtü sermeyin ama onların sizi yemesine de izin vermeyin.
Nefret, sadece oraya nasıl geldiğinizi anlamak için bir şey yapmazsanız korkutucudur. Ve bunun üzerinde çalışmak, derinine inmek, ilişkinizin nerede olduğunu açıkça ve nesnel olarak görmenin en kolay yoludur.
