Konuk Yazar

Bangkok’tan Surat Thani’ye 4

bangkok

bangkok3

Thailand malum çok bereketli bir kara parçası. Hem tropik kuşakta, hem de denize kıyısı bol. Gelmeden araştırmalar yaptık elbette ki ama kararsız kalmıştık. 3 hafta hiç fena bir süre değil elbet ama istediğim her yeri görmeye de yetmez. Rota belirlememiz, karar vermemiz lazım. Kuzeyde Chiang Mai çok görmek istediğimiz yerlerdendi, Pai de önerilen yerlerden ve eminim muhteşem. Bir sonraki rotamıza kuzey Thailand’ı ve Kamboçyayı ekledik. Bu sefer güneye doğru gitmeliydik, içimizden öyle geldi.

Aralık ayı en kalabalık aylardan, bu sebepten çok plansız hareket etmemek lazım, aslında ben spontane olmayı seviyorum, bir sabah kalkarsın, tamam artık yer değiştirelim dersin ve bilet alırsın. Ama yer bulamayabilirsin elbette. Tren otobüsten yavaş olduğundan otobüsü tercih ettik. Güneye giderken yolumuzun üstünde Khao Sok Ulusal Parkı varmış, gelmeden blog’larda okumuştum. Dünyanın en eski yağmur ormanlarından birisi. Çok ilgimi çekiyordu, burada 2 gün mola verip, deniz kenarına inmek güzel olabilirdi.

Bangkok’tan Chiang Mai otobüsle 12 saat, oradan güneye inmeye kalksak 24 saat yol yapmamız gerekecekti. Uçak kullanamıyoruz, önceden almadığımız için 300 euro gibi fiyatları 1 saatlik uçuş için vermeye değmeyeceğini düşündük. Yoldayken insan hesabını bilmeli, en efektif, en uygun çözümleri bularak, çok daha fazla gezme şansımız var her zaman.

Otobüs biletlerimizi aldık. Merak ediyordum otobüsler nasıl, Bangkok’ta 3 gün kaldıktan sonra vedalaşma zamanı gelmişti, dönüşte tekrar buraya geleceğimizi bildiğimden içim rahattı. Ben bu şehri çok sevdim. Kendime de şaşırdım, normalde şehir insanı değilim, 7 sene oluyor İstanbul’u terk edeli, ama Bangkok bir başka. Sıcak, mutlu, huzurlu bir şehir. Evet trafiği berbat, havası hafif kirli gibi, kalabalık, kaotik ama sevdim işte.

Akşam toparlanıyoruz, gene minik çantalarımız ile diğer backpackerlar arasında en az eşyaya sahip olanlar biziz, hatta eşimin çantası içinde bilgisayar olmasına rağmen ufacık. Bu yolculuğa çok az eşya ile çıktık, İstanbul soğuk olduğundan bir tane ceket aldım üstüme, tayt ve converse giydim, converse az yer tutar, Dubai’de çantamın dibine tıkıştırıp, sandaletlerimi giymiştim. Pantolon yerine tayt da iyi bir çözüm oldu, o da çok az yer kaplar. Gerisi yazlık kıyafet, 2 peştemal, birkaç bikini, 1 sandalet, 2 de elbise. Yanımıza slr makine de almadık. Bütün alışverişi buradan yapabilirdik. Zira dönüşte 1 koca bavul fazladan eşya ile döndük.

bangkok

Ben Bangkok’tan ayrılırken, İstanbul’dan ayrılırken giydiğim ceketi bıraktım. Bir tay bu ceketi ne yapar bilemiyorum. Bu şehirde sıcaklık 28 derecenin altına pek düşmüyor çünkü. Ben de haftalarda bu sıcakta o ceketi taşıyamazdım zaten, vedalaştık ve yola çıktık.

Otobüsümüz güzel, numarasız, bulduğun yere çök. Bu otobüs turistlere ayrılmış hiç yerel insan yok, hem iyi hem kötü. Hindistan’da her kesimden insanla birlikte seyahat edilebiliyor, bu da ülkenin kültürünü anlamaya baya yardımcı oluyor. Mesela Hintliler her yere yemeklerini yanlarında taşır, erkekler eşlerinin yaptığı yemeği yer yolculukta, bu yemekleri elleri ile yiyip sonra da o elleri saçlarına süren kadınlar görmüştüm… Enteresan deneyimler olabiliyor evet.

Bir otobüs turist, herkesin güzergahı farklı, bir daha karşılaşmayacak farklı ülkelerden güzel insanlar, genellikle çiftler. Bizden başka da Türk yok zaten. Koltuklar rahat, yatıyor, battaniye de var ve klimalı, serin oldukça. Yollar dümdüz, rahat gidiliyor, en önemlisi korna sesi yok. Yol boyunca 1 kere yemek molası verdik, inanılmaz açtım, yerel lokantada İngilizce bilmediklerinden bulabildiğim en bilinen şey zencefilli tavuk ve pilav oldu. Güzeldi ama içinden böcek çıktı, pek istifimi bozmadım, ne de olsa protein dedim, zira çok açtım. Bu tip ülkelerde alışkanlıkları bırakıp olaya adapte olmak lazım. Onu yemem, bunu yemem, burası pis falan deseydim sanırım gezdiğim yerlerin %80’ini göremezdim zaten. Sabah 7 gibi Surat Thani’ye vardık. Burası nasıl desem, Muğla gibi bir yer. Pek çok turistik bölgeye buradan dağılınıyor, merkez ama lokal bir yer öyle turistik değil. Hava sıcak ve nemli, durduğumuz yerde yiyecek de yok. Tayların bizi otobüsten indirme şekli çok eğlenceli, ciddi ve sinirli bir şekilde ‘Get Out’ diyorlar, çok kaba ama komik de, hadi kardeşim in in in edası var. Hani geldik, hoş geldiniz falan beklememek lazım, in işte. Ardından otobüsten çantalar atılıyor yere ve otobüs gidiyor. Yolcular aktarma yapacakları otobüsü bekliyor, sanırım 2-3 saat bekledik. Sonunda lokal bir otobüse binebildik, bu güzel çünkü bu ülkenin insanlarını tanımak istiyorum.

Otobüs sakin, bir TV açık, sürekli klipler dönüyor, tay müziği güzel, sakin ve romantik. Kliplerde hep bir kız var 2 erkek arasında kalan, cidden pek ağlak ve slow şarkılar. Çok mu duygusallar acaba, hiç arabesk değil, tınısı çok yumuşak. Bu esnada ben gene süper açım, neyse ki mola verdiğimizde içeri satıcılar giriyor, bir tepsi kızarmış tavuk ve poşetlenmiş porsiyon pirinçler var. Pilav gibi değil, ekmek niyetine haşlanmış yapışık pirinçler bunlar, bu ülkede ekmek tüketilmiyor çünkü, varsa yoksa pirinç. Bu tavuklardan ve bir de salapao alıyoruz. Salapao ile burada tanıştım, dışı puf, içi domuz kıyması. Bir nevi kıymalı börek, hafif tatlı. Çok lezzetli.Yemekler acı olmadığı için oldukça mutluyum.

bangkok

2 saat harika yemyeşil bir yoldan geldik sakin sakin ve Khao Sok Ulusal Parkının yol ayırımına vardık. Bizi buradan kalacağımız yerden almaya gelecekler. http://www.treetopsriverhuts.com/ Burada nehir kenarındaki klimasız ağaç evlerden ayırtmıştık, gerçekten çok sakin ve harika bir yer çıktı karşımıza. Yağmur ormanında bungalowda kalmak ürkütebilir çok kişiyi. Her türlü haşerat ve yaratık mevcuttur eminim ama cibinliğimiz vardı. Hemen evimizin arkasında balkonumuz, önündeyse dev gibi tik ağaçları, şırıl şırıl akan bir dere ve acayip öten cırcır böcekleri. Bizi çok sıcak karşıladılar mekan sahipleri, çok naif insanlardı, genç çocuk İngilizce bile pek bilmiyordu. Burası tam Ulusal Parkın girişinde ve hatta içinde kalıyor. Galiba konaklanacak en tatlı yerdeyiz ve yemekleri muhteşem güzellikte, fiyatlarsa oldukça ucuz. Bu tip yerlerde alternatif olmadığından fiyatlar uçuk da olabilir ama bu ülkede böyle bir anlayış hakim değil kanımca. 2 gün boyunca burada muhteşem güzellikte Thai yemeklerinin tadını çıkartacaktık.

Odamıza yerleştik, duşumuzu aldık ve etrafı keşfe çıktık. Bu park çok büyük, yürüyüş parkurları var ama günlerce gez gez bitmez, işaretli alanlar var, kilometrelerce gidiyor, dereler ve göller de var. Biz ertesi gün için tam günlük tur seçmiştik, yarım gün ormana ve şelaleye trekking, yemek ve öğleden sonra da fil safarisi ile kano. Buraya gelecekseniz bunlardan yapmak lazım, çünkü başka yapılabilecek bir şey yok.

Ormanda diğer yola giriyoruz, keşif turu, rehber almadık ama yol tehlikeliydi, yer yer kaygan, dar ve garip hayvanlarla dolu. Gece burada bulunmak çok tehlikeli, acaip yılanlar varmış. Zaten girişte deftere kaç kişi saat kaçta giriş yaptın yazıyorsun, hava kararmadan 5 gibi de geri dönmek zorundasın. Başına bir şey gelirse sanırım sağ çıkmak zor olur bu sebepten tek başına tehlikeli göründü gözüme. Ama çok keyifli idi. Bambu ormanı gibi, sıksık bambular, inanılmaz yaşlı ağaçlar, bitkiler, yeşilin her tonu. Nefes almak bile çok zor, cırcır böcekleri asla susmuyor burada, metalik ve kesintisiz bir ses çıkartıyorlar ve bu sesi sevdim, meditatif bir tınısı vardı. Çok fazla gidemedik, hava kararmak üzere idi, nehir kenarında ise bizi ısıran garip sülüklerle karşılaşınca geri dönmeye karar verdik. Tabi hazırlıksızız, ben şortla girdim ormana, hatta sandalet giyecektim ki spor ayakkabı giymemi söylediler. Bir trekking ayakkabısı çok iyi olurdu. Bizden başka da şortlu turist görmedin bir daha, herkes oldukça kapalı giyimli, nemli bu ormanda otların arasından ne çıkacağı belli olmaz tabi. Günü keyifle bitiriyoruz tabii ki çok yorgunuz, tüm gece otobüs yolculuğu üstüne trekking, bir birayı hak etmiş olmalıyım.

Yemek ve etrafı gezelim derken akşam oluyor. Bangkok’ta adım başı Over Sea Call vardı, çok ucuza Türkiye ile konuşuyorduk ama burada bulamadık, biraz yürüdük ve bir restoranda telefon olduğunu öğrendik, hemen baktık ve evi aradım. Telefonu kızımız açtı çok tatlıydı sesi, onunla her gün konuştuk tatil boyunca. Dönüşte mangalda ballı tavukları görünce dayanamadım, aslında otele yemeğe gidiyorduk ama yemek öncesi atıştırmalık olarak bunlardan bir tane aldım, bu Thailand’da yediğim en güzel tavuktu, bu bal ve tatlı işi çok tehlikeli, çok seviyorum.

Akşam yemeğimiz nefisti, ben tatlı ekşi domuz seçtim, en sevdiğim ve güzel çıkması garanti bir yemek. Gerçekten çok başarılı idi. Thailand’da et olarak tavuk domuz ve karides var genellikle ama dana ve kalamar da mevcut menülerde. Tercihim ya karides ya da domuz oluyor benim. Yanında pilavıyla birlikte gelen bu güzel yemeğin üstüne harika odamıza çekiliyoruz.

Çok ilginç bir detay olarak odamızda televizyon var, tüm tatil boyunca kaldığımız her odada muhakkak vardı TV, ama açmadık, aslında çok enteresan kanallar olabilirdi ama vaktimiz hiç olmadı ve televizyon alışkanlığımız hiç yok. Cibinliğimizi hazırladık ve yatmadan önce balkonun ışığını kapatayım derken içeri dev gibi bir çekirge girdi. Onu odadan çıkartmadan uyumamız iyi olmayacaktı, bu esnada tavanda geçen kertenkeleler bolca, kendilerini çok seviyorum onlar kalabilirler ama o çekirge gitmeli, gitti de. Işıkları kapattık, yaratıklar gece ışığı çok sever bilirsiniz.

O gece prenses yatağımda 13 saat filan uyudum mışıl mışıl, kalktığımda eşim kahve içmek için çoktan çıkmıştı, odaya harika güneş ışığı vuruyordu, hava mis gibiydi, ormanın sesi muhteşemdi, peri masalı gibi. Orman ve şelalelere hep bayılmışımdır, iyondan sanırım havanın kokusu da beni tazeler hep. Nem cildime çok iyi geliyor, pırıl pırıl, hiç krem kullanmaya gerek yok yalnız saçlarım aşırı kabarık, çok uyumaktan da şişmişim… Yeni gün merhaba, bugün harika bir gün olacak eminim.

Harika kahvaltımızdan sonra trekking için hazırız ve rehberimiz Kai bizi almaya geliyor…

Berrak Chi
İnstagram: bechis#
facebook: berrak.chi

 

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top