Genel

Uyku Düzmecesi

Uyku Düzmecesi-oneçıkarılmış

Uyku Düzmecesi

İlk zamanlar saat başı omuzumda uyuyan bir bebekti. Sol omuzum ve minik kafası legonun en özel, en önemli parçaları gibiydi. Yaklaşık 6-7 ay günlük işlerimi halletmek için sadece sağ kolumu kullanabildim. Sol kolum zaman içerisinde beton gibi güçlü ve kaslı, sağ kolum ise kullanılmaktan cılız ve ince bir hal aldı. Hala da öyle.

Biraz daha büyüdüğünde ayakta sallamaya başladım. Kolları kurtarmanın sevinciyle topuklarımın imdat çağrısını görmezden geldim. Dakikalarca sallanmaktan sızlayıp düzleşen topuklarım uyuşmayada başlayınca eğitim şart diyerek rutinler eşliğinde yatağına koymaya başladım. İşe yaradı. Yatağına koyuyordum ve uyuyordu, inanabiliyor musun? Kendimle övüne övüne bir hal oldum. Bebekleri uyumayan arkadaşlarıma böbürlenerek “şekerim eğitim önemli” diye hava attım. “Aaa akşam on’da mı uyuyor, hep sizin suçunuz şekerim, sekize çekin onu” demişliğim var. Dilimi arılar soksaymış.

Neyse ki fazla uzun sürmedi. Üç ay süper bir düzenle giden uykularımız bölünmeye, azalmaya başladı. Gündüz birer saatlik üç parça uykumuz ikiye indi. O kaybedilen bir saatin ne kadar değerli olduğunu anlatmama gerek var mı? Zaten katı gıdaya geçince bebeğin uyuduğu her an mutfakta ya bir şey doğruyorsun ya rende yapıyorsun ya yoğurt mayalıyorsun. Zamana karşı yarış başlıyor.

Uyku eğitimi dediğim şeyin de sonsuza kadar süreceğini sanmıştım, yanılmışım. Gözünün üstünde kaşın olduğu için bile bozulan düzenimiz sayesinde artık saatlerce kucakta pışpış yaparak uyuttuğum bir bebeğim olmuştu. Uyuturken kaybettiğim zamanı hep kendi ihtiyaçlarımdan düşünce de delirme noktasına epey yaklaşmıştım. Neyse ki gece uykuları aklımı korumaya yetecek kadar uzundu. Uzun-du. Araya giren hastalıklar, diş sıkıntıları, gece terörü derken bir süre sonra geceleri de uyanıp halay çekmeye başladık.

Karşıma alıp açık açık konuştum. Bak kızım, bu güler yüzlü hizmetin bir karşılığı var, o da kesintisiz gece uykusu. Lezzetli ve sağlıklı yemekler yemek istiyorsan gündüz uykuya geçişlerini kısa tutacaksın. Hızlıca büyüyüp okula gitmek istiyorsan da yemeklerini itiraz etmeden yiyeceksin. Anladın mı? Anlaması için zamana ihtiyacı vardı. Benim hayatımdan çalması gereken zamana.

Şimdiki zamana gelelim. İki yaşına girmesine bir ay kala, teke düşmüş iki saatlik öğle uykusuna veda etti. Birdenbire. Sallıyorum, uyumuyor. Yatağa koyup gidiyorum, ağlıyor. “Anni beni neden yatağa koydun? Uyku yok” diyor. Gerçekten diyor bunu. Kendi uyur nasıl olsa diye yanıma alıyorum, ı ıh! Cin gibi. Uyumayacak, uyumuyor, uykusu bile yok, hiç esnemiyor yahu.

Ama o iki saatte ben evi toplayacak, yoksa eğer yemek yapacak, iki insan sesi duyup sohbet edecek, televizyonda istediğim kanalı açacak, keyfime bakacaktım hani? Nefes alacaktım nefes! Kendimle başbaşa kalacaktım. Omuzlarımı düşürecektim.

Bir yandan öğlen uyumamaya karar verecek kadar büyümüş diye sevinmeli, diğer yandan vah başıma gelenler diye kara kara düşünmeli. Aniden meydana gelen daha fazla oyun, daha fazla ilgi, daha fazla dağınıklık ve daha fazla gürültünün bir annenin beyninde yaratacağı travmatik etkiler var.

Sanırım tekrar karşıma alıp konuşma vakti geldi. Tamam işe yaramayacak biliyorum ama denemeye değer. Madem uyumayacaksın eve süpürge tut desem mesela. Madem uyumayacaksın çamaşırları topla. Madem uyumayacaksın bi çorba pişir içelim. Madem uyumayacaksın gel biraz haberlere bakalım, memlekette ne olmuş. Belki uyumayı tercih eder. Hatta eğer seçeneklerim bunlarsa ben gidip yatayım der ve gider uyur ha?

Uykular önemli, uykular değişken, uykular eğitimli, uykular gerekli, uykular, uykularımız…

Zoi

 

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top