Bebeğim Büyürken

Oyna Çocuk

Oyun oynamak..

Biz büyükler için neden artık bu kadar zor?

Geçtiğimiz hafta Psikoloji İstanbul‘un düzenlediği “Çocuklarınızla iletişiminizi güçlendirin” semineri sonrasında kafamı kurcalayan konuların başında bu geliyor.

Seminerin içeriği ile ilgili çok güzel detayları paylaşmışlar Blogcu Anne ve Damla Çeliktaban.

İkinci yarıda izlediğimiz oyun terapisinden bahsetmek istiyorum ben de. 10 yaşında bir çocuk, önce tek olarak oyun odasında oynamaya alınıyor, sonra anneni çağıralım mı diyorlar, hem çok istiyor hem de çok geriliyor, her halinden çocuğun gerginliği belli. Byron Norton dedi ki 10 yaşındaki bu çocuğun hareketleri 7 yaş gibi çünkü o yaştan sonra anne ile ilişkilerinde problem olmuş. Annenin bebeğinin/çocuğunun ihtiyaçlarına cevap vermesi ve ilişki kurmasının, gelişimdeki etkilerinin ileri örneğini burada görmüş olduğumuzu düşündüm.

Daha sonra anne geliyor ve annenin bezgin, yorgun, ilgisiz, zorlama oyun arkadaşlığı başlıyor, o anda odadaki herkesin içinden kadını bir silkelemek isteği geçtiğine eminim. Benden de geçti ama ara ara benim de ne kadar böyle davrandığımı düşündüm ve sonra her zamanki gibi aşırı empatik yanım sazı eline aldı. Kadını incelemeye başladım. Genç bir anneydi, 27-28 yaşında gibi, yani muhtemelen 17-18 yaşında doğum yapmış. Üzerinde üniformamsı iş kıyafeti vardı, bej rengi ve solda firma logosu olan bir gömlek. Hayattan bezmiş gibi, benim burada ne işim var der gibi bir vücut dili. Zaten başta sıkça çalan telefonuyla konuşmasından oyun oynamayı istemediğini de anladık. Geçenlerde twitter’da birkızbiroğlan annesinin söylediği lafı hatırlattı bana; “bebek/çocuk psikolojisi üzerine söylenenleri yapabilenler yardımcısı olan annelerdir” gibi bir şey demişti.
Gerçekten de öyle, bir annenin bebeğine %100 sabır, ilgi, özeni göstermesi için ev hanımı da olsa, çalışıyor da olsa yardım alması şart ama nasıl? Tüm gün evde ya da işte çalışan kadın, çocuğuna masal mı okusun, oyun mu oynasın, yemek mi yedirsin, ne yapsın? İşte ben bu kadında bu hali gördüm, zaman zaman hepimize çok yakın olan hali. Olmak isteyip olamadığımız annelik halleri, hepimizin üstüne bazen çöken…

Oyun sırasında çocuğu  ilgi gösterdiği, oynadığı tüm oyuncak ve malzemelerden hep bir çıkarım/benzetme yapıldı-buna metafor deniyor. Mesela telefonu eline aldı bu demek oluyormuş ki iletişim kurma ihtiyacı var; bir kum torbasının baş kısmına şiddetle vurdu, bu demek oluyormuş ki babası tarafından bir şiddet uygulanıyor olabilir ya da babasına öfkesi var ve güçlü olduğunu göstermek istiyor; bilyeleri kuma saklama ve bulma oyununda da kendi değerini ve annesi için ne kadar değerli olduğunun anlatımı/çıkarımı  gibi… Burada bu sahneleri tam olarak anlatabilmem mümkün değil, ama izlerken de ben bu çıkarımlarda kopukluk hissettim. Sanırım bu çocuğun terapiyi yapan kişiyle geçmişteki deneyimleri sonucu bu malzemelerden böyle bir çıkarım yapılıyor yani sadece bir terapi seansı ile böyle sonuca varılmıyor, bunu seminer sonrasında kalıp konuşmak sormak isterdim ama maalesef çok geç olmuştu ve kafamda büyük bir soru işareti olarak kaldı. Öte yandan oyun terapisini daha çok merak etmeme sebep oldu. Sevgili Iraz‘ın ve Nilüfer Devecigil’in de oyun terapileri yaptığını biliyorum ve en kısa zamanda katılmayı, anlamayı çok istiyorum.

Biz büyükler için oyun oynamak ne kadar zor derken, Seda bir oyun grubu kurdu-Fun Lab Project; sadece yetişkinler için. Geçmişte oynadığımız, aklımıza gelen, hiç bir şey düşünmeden, sadece oynamanın keyfini çıkararak bir kaç saat geçirmek için başlayan bu grubun ve de gittiğim seminerin bana bir şeyler anlatmaya çalıştığını düşünüyorum…

Biraz çocukluğuna dön, çocuğunla çocuk ol, çocuğun olmadan çocuk ol, o çocuğu sev, biraz çocuk kal..

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çıkışta Olanlar

To Top